Blockchain Tarihi

Başlangıç Seviyesi
Blockchain Tarihi

Kripto para dendiğinde akla Bitcoin (BTC), Ethereum (ETH) gibi coinlerin isimleri geliyor ancak bu sektörün temelinde blockchain ya da Türkçesiyle blok zincir teknolojisi yatıyor. Bitcoin’den Ethereum’a tüm kripto para birimleri de ya mevcut bir blockchain ya da kendi blockchaini üzerinde çalışıyor. Blokchain teknolojisi yalnızca finans dünyasında değil, depolama sistemlerinden tedarik zincirlerinin takibine birçok başka alanda da kullanılıyor. Bu açıdan blockchain teknolojisinin 21. yüzyılın en önemli teknolojik devrimlerinden biri olduğu söylenebilir. Ancak, pek bilinmese de blockchain devriminin kökleri 1990’lara uzanıyor. 

Bu makalede, blockchain teknolojisinin tarihini ve evrimini ele alacağız. 

1990’lardan günümüze blockchain devrimi

Blockchain teknolojisinin efektif şekilde kullanımını ilk kez 2009’da, Bitcoin blok zincirinin faaliyete geçmesiyle gördük. Ancak blokchain, Bitcoin’de gördüğümüz halini bir günde almadı. Bitcoin’in yaratıcısı Satoshi Nakamoto, Bitcoin blok zincirini yaratırken önceki çalışmalardan yararlandı. Blockchain devrimi, Bitcoin ile son da bulmadı: Ethereum, Solana (SOL), Avalanche (AVAX) ve daha birçok yeni blockchain Bitcoin’in açtığı yoldan ilerledi. 

Şimdi gelin, blockchain teknolojisinin nasıl doğduğuna ve hangi aşamalardan geçtiğine bakalım. 

1991 - 2008: Blockchain teknolojisinin erken dönemi

Blockchain nasıl ortaya çıktı? Bu sorunun cevabı, Stuart Haber ve W. Scott Stornetta isimli bilim insanlarının hayalinde yatıyor. Bugün blockhain olarak bildiğimiz yapının temelini bu iki bilim insanı, 1991 yılında tasarladı. Haber ile Stornetta’nın ilk çalışmaları, hiç kimsenin belgelerin zaman damgalarını kurcalayamaması için kriptografik yöntemlerle güvence altına alınmış bir blok zincir tasarımı ortaya çıkardı.

İkili, çalışmalarını burada bırakmadı. 1992 yılında blockchain sistemlerini tek bir blokta daha fazla belgenin toplanmasını sağlayarak blok zincir verimliliğini artıran Merkle ağaçlarını içerecek şekilde yükselttiler. Bu yükseltmede Dave Bayer de onlara katkıda bulundu. Merkle ağaçları, blockchain güvenliğini artırmaya da yarıyordu. Ancak bu blockchain teknolojisi daha ziyade bir prototip olarak değerlendirilmelidir. Haber ve Stornetta’nın blockchain tasarımı kullanılmadı ve kağıt üzerinde bir tasarım olarak kaldı.  

2004 yılına kadar blockchain alanında ciddi bir gelişme olmadı. 2004 yılında bilgisayar bilimcisi ve kriptografi aktivisti Hal Finney, dijital para birimleri için Yeniden Kullanılabilir İş Kanıtı (RPoW) adlı bir sistemin prototipini yarattı. Bu sistem, gelecekte kripto para birimlerinin işlevsel şekilde kullanılabilmesinin temelini atıyordu. Nitekim Hal Finney ve çalışmaları, bundan birkaç yıl sonra yola çıkacak bir devrimi de derinden etkileyecekti: Bitcoin devrimi. 

Bitcoin (BTC) adı ilk defa 2008’de, Satoshi Nakamoto imzasıyla yayımlanan bir whitepaperın başlığında görüldü. Satoshi Nakamoto, Bitcoin’i yaratan kişi ya da kişilerin takma ismiydi ve bugün bile Nakamoto’nun gerçek kimliği bilinmiyor. Ancak gerçek kimliği ne olursa olsun Nakamoto, 2008’de Bitcoin whitepaperını yayımlayarak blockchain teknolojisini yaygın şekilde kullanılabilir hale getirmenin ilk adımını atmıştı. 

Satoshi Nakamoto’nun ortaya attığı blockchain fikri, aslında eşler arası dağıtılmış bir kayıt defteri olarak tanımlanabilir. Blockchain üzerinde oluşan veri tabanı, ağ katılımcıları arasında şeffaf bir şekilde paylaşılır. Veritabanının yönetimi, eşler arası ağlar ve bir zaman damgalama sunucusu kullanılarak özerk olarak yapılır. Bir blok zincirindeki her blok, bir önceki bloğun içeriğine atıfta bulunacak şekilde düzenlenir. Bir blok zinciri oluşturan bloklar ise ağdaki katılımcılar tarafından onaylanan işlem gruplarını saklar. Her blok, zincirdeki bir önceki bloğun kriptografik hashiyle birlikte gelir. Daha açık bir ifadeyle, blockchain işlemlerin ne zaman yapıldığının kayıt altında tutulduğu, verileri sonradan değiştirmenin mümkün olmadığı ve tamamen katılımcılar tarafından yönetilen bir ağdır.

2008-2013: Blockchain 1.0 ve Bitcoin’in ortaya çıkışı

Blockchainin ne olduğunu ilgili makalemizde detaylıca anlatmıştık. Fakat Satoshi Nakamoto’nun neyi başardığını burada da ifade etmeliyiz: Nakamoto, merkeziyetsiz bir blockchain yarattı. Bu blockchain, anonim kalarak ve tamamen güvenli bir şekilde bir adresten diğerine, aracılar olmadan para transfer etmeye olanak tanıyordu. Nakamoto’nun yarattığı Bitcoin blok zincirinde bu para transferi, bir kripto para birimi ile yapılıyordu: bitcoin (BTC). 

Birçok kişi Bitcoin ile blockchain kavramlarının aynı olduğuna inanıyor. Ancak durum böyle değil. Blockchain, temel teknolojiyken Bitcoin ise onun ilk uygulaması. Bir başka deyişle Bitcoin, ilk kullanılabilir blockchain ve kripto para birimi.

Satoshi Nakamoto imzasıyla 2008’de yayımlanan whitepaperında Bitcoin, “eşler arası elektronik nakit sistemi” olarak açıklanıyor ve detaylandırıyordu. Bu, madenciler adı verilen merkeziyetsiz düğümlerin işlemleri doğruladığı ve yeni bloklar ürettiği, tüm blokların birbirine bağlı olduğu ve her bir madencinin işlem geçmişini sakladığı, tamamen güvenli bir sistemdi. Nakamoto’nun genesis bloğu, yani ilk Bitcoin bloğunu oluşturmasıyla Bitcoin blok zinciri 2009’da faaliyete geçti. 

Bitcoin blockchain ve kripto para biriminin ortaya çıkışı bir son değil, başlangıçtı. 

2013-2015: Blockchain 2.0 ve Ethereum 

Bugünün dünyasında her gün yeni bir inovasyonla karşılaşıyoruz. 2013 yılında Bitcoin topluluğunun kimi üyeleri, Bitcoin’in inovasyona yeterince açık olmadığını düşündü. Bu kişilerin başında Vitalik Buterin geliyordu. 

Buterin’e göre Bitcoin’in yalnızca eşler arası para transferiyle sınırlı olması, kripto paraların ve blcokchain teknolojisinin yaygınlaşması önünde engeldi. Blockchain, bundan çok daha fazlasını yapabilirdi. Böylece Buterin, Bitcoin’in eşler arası ağ işlevini yerine getirmenin yanı sıra başka işlevleri de gerçekleştirebilecek, şekillendirilebilir bir blockchain üzerinde çalışmaya başladı. Bu çalışmaların sonucunda Ethereum (ETH) blok zinciri doğdu. 

Buterin, insanların akıllı sözleşmeler gibi diğer varlıkları kaydetmesine ve çalıştırmasına olanak tanıyan bir işlevi etkinleştirerek Ethereum'u Bitcoin blok zincirinden farklılaştırdı. Bu yeni özellik sayesinde Ethereum, kripto para transferine olanak sağlayan bir blockchain olmanın ötesine geçti ve geliştiricilere merkeziyetsiz uygulamalar yaratabilecekleri bir platform sundu. 

Resmi olarak 2015 yılında piyasaya sürülen Ethereum blok zinciri, blockchain teknolojisinin en önemli aşamalarından biri kabul ediliyor. Çünkü Ethereum sayesinde bir merkeziyetsiz uygulamalar ve merkeziyetsiz finans (DeFi) ekosistemi oluşabildi. Ethereum üzerinde birçok yeni kripto para projesi de oluşturulurken, NFT teknolojisi de Ethereum’da yaygınlaştı. 

Ethereum blok zinciri bugün Bitcoin’in ardından piyasa değeri en büyük ikinci kripto para birimi ve blockchain projesi. Bunu da akıllı sözleşmeler çalıştırma, merkeziyetsiz uygulamalara ve başka token projelerine ev sahipliği yapma özelliklerine borçlu. 

2015’ten bugüne: Blockchain 3.0 ve gelecek

Blockchain tarihi ve evrimi, Ethereum ve Bitcoin ile bitmiyor. Ethereum’u takiben, özellikle 2018’den beri birçok yeni proje blockchain teknolojisine yeni işlevler ve yetenekler kazandırdı. Bu yeni projeler, yeni blockchain özellikleri geliştirmenin yanı sıra Bitcoin ve Ethereum'un bazı eksikliklerini de gidermeye çalıştı.

Bu projelerden bazıları, Katman-1 ve Katman-2 çözümleriyle Bitcoin ve Ethereum’un ölçeklenebilirlik sorununa çözüm getirdi ya da getirmeye uğraştı. Layer-1 ya da Katman-1, temel blok zincirlerin bir diğer adıdır. Yani Ethereum ve Bitcoin de birer Katman-1 projesidir. Ancak zaman içinde Avalanche (AVAX), Solana (SOL), Polkadot (DOT) gibi Katman-1 blok zincirleri de ortaya çıkmıştır. Bunlar, Ethereum ve Bitcoin’in başta ölçeklenebilirlik olmak üzere kimi sorunlarını çözmek için ayrı birer blockchain olarak yaratılmıştır. Layer-2 ya da Katman-2 ise mevcut bir blockchain (yani Layer-1) üzerine inşa edilmiş ikincil bir yapı veya protokolü ifade eder. Bunlar, çeşitli sorunlara mevcut bir blok zincir üzerinde çözüm aramaktadır. Immutable X (IMX), OMG Network (OMG), Loopring (LRC), dYdX (DYDX) ve 0x (ZRX) önde gelen Katman-2 projeleridir. 

Birçok yeni blockchain projesi ise merkeziyetsiz finans (DeFi) ekosistemine odaklandı. Merkeziyetsiz finans uygulamaları sigorta işlemlerinden para transferlerine, kredi alımından borç vermeye, normalde bankalar aracılığıyla yapılan işlemlerin blockchain üzerinden merkeziyetsiz biçimde gerçekleşmesini sağlayan yapılardır. Çoğu DeFi uygulaması, Ethereum blok zinciri üzerinden yaratılmıştır. Basic Attention Token (BAT), Chromia (CHR), Aave (AAVE) önde gelen DeFi projeleri arasında sayılabilir. Uniswap (UNI), SushiSwap (SUSHI), Bancor (BNT), Balancer (BAL) ve Curve (CRV) gibi merkeziyetsiz borsalar (DEX) da DeFi ekosisteminin önemli bir parçasıdır. 

Bugün blockchain teknolojisi metaverse ve oyun sektöründe de kullanılıyor. Aslında blockchain tabanlı oyun ve metaverse projeleri, merkeziyetsiz bir oyun ekonomisi (GameFi) yaratmada ve 1990’lardan beri sözü edilen metaverse kavramını hayata geçirmede kilit öneme sahip. GameFi ve metaverse makalelerimizde bu konuyu detaylıca işlemiştik.

Özel blockchainler

Şimdiye kadar değindiğimiz blok zincir tarihi, herkesin ağın içeriğine erişebildiği halka açık blok zincirleri içeriyor. Bununla birlikte, teknolojinin gelişmesiyle birlikte, bir dizi şirket, operasyonel verimliliği artırmanın bir yolu olarak blockchain teknolojisini benimsedi. Tabii bu şirketler, yalnızca şirket içinde kullanabilecekleri blok zincirlere ihtiyaç duyuyordu. Böylece özel blockchainler ortaya çıktı. Bugün Microsoft gibi devasa şirketler bile özel blockchain sistemlerinden yararlanıyor. 

Sonuç

1990’lardan günümüze blockchain teknolojisinin gelişiminde büyük yol kat edildi. Bununla beraber, blockchain geliştiricileri, bu teknolojinin zaaflarını giderirken güçlü yanlarını daha da sağlamlaştırmayı sürdürüyor. Blockchain artık çok daha fazla sektörde kullanılan, yaygın ve gelecekte önemli bir rol oynaması kesin görülen bir teknoloji.