NFT teknolojisi, blok zincir dünyasında bir devrim yarattı. Birkaç yıldır herkesin dilinde NFT, yani değiştirilemez token konsepti var. Bunu sağlayan ise kuşkusuz, NFT teknolojisinin blok zincir dünyasının ötesinde alanlara dokunması. Bu alanların başında, sanat geliyor.
Özellikle görsel sanatlar alanında üretilen NFT’ler, milyarlarca dolarlık işlem hacimleri ortaya çıkardı. Bu NFT’ler arasında fiziksel ya da dijital tablolar, illüstrasyonlar, oyun kartları başı çekiyor. Birçok marka ve şirket de OpenSea başta olmak üzere NFT pazar yerlerinde koleksiyonluk NFT’ler oluşturdu ve satışa çıkardı.
Bununla beraber, NFT ile sanat dünyasının ilişkisi koleksiyonluk ürünlerin ve görsel sanatların ötesine geçti. NFT teknolojisi, müzik sektöründe de bir devrim yapmanın eşiğinde. Bu yazımızda, müzik ve NFT konusunu ele alacağız.
NFT ve müzik ilişkisi
Müzik, NFT teknolojisine el atan diğer alanlara kıyasla üretim ve tüketim süreçleri daha karmaşık bir sektördür. Sanatçı haricinde başka birçok kişi ve işletmeden çok sayıda yaratma ve üretim katkısı içerir: Plak şirketi, kapak tasarımcısı, ses teknisyeni, prodüktör, yayın platformları ve daha birçok oluşum bir müzik eserinin üretim, dağıtım, tüketim süreçlerinin parçasıdır. Üstelik teknik açıdan da statik görüntülerle karşılaştırıldığında, bir ses içeriği dinamiktir ve son biçimine gelmeden önce ses, yazı ve üretim değerinin yinelenmesini gerektirir.
Peki bu karmaşıklığa rağmen niçin NFT dünyası müzisyenlerin, müzik sektörü ise blok zincir geliştiricilerinin ilgisini çekiyor? Bunun sebebi, NFT teknolojisinin müzisyenler ve hayranlar için daha demokratik bir üretim ve tüketim ilişkisi kurma olasılığında yatıyor. NFT'ler, sanatçılara, hayranlarıyla daha fazla etkileşim kurarak ek gelir elde etmek şansı da sunuyor. Aynı zamanda müzik eserinin dağıtımına daha fazla müdahil olma, bir eserden daha fazla telif ücreti alabilme gibi fırsatlar yaratıyor. NFT’lerin müzik sektöründe köklü bir dönüşüme yol açma olasılığı müzisyenler dışında tabii ki blok zincir geliştiricilerinin de ilgisini çekiyor. Piyasada günden güne bir fikir birliği oluşuyor: NFT'ler, ilk önce müziğin yaratılma ve tüketilme şeklini değiştirerek müzik endüstrisini bir bütün olarak yeniden yapılandıracak.
Bu yeniden yapılandırma ise şimdilik ağırlıklı olarak Ethereum (ETH) ve Tezos (XTZ) blok zincir ağlarında gerçekleşiyor. Şimdi gelin, öncelikle Ethereum ve Tezos ağlarındaki müzik NFT’si girişimlerine bir göz atalım.
Ethereum (ETH) ağında NFT ve müzik
Web3 NFT platformlarının çoğunluğu (örneğin Foundation, Zora, OpenSea) büyük ölçüde Ethereum (ETH) tabanlıdır. Ethereum ağındaki önde gelen müzik NFT pazarları ise Catalog, SongCamp, MintSongs ve Sound olarak gösterilebilir. Bunlar arasında en öne çıkan ise, SOUND token ile de bilinen Sound NFT pazarı.
Bugün, dijital müzik platformlarındaki dinlemelerin yaklaşık yüzde 90'ını en ünlü sanatçılar sanatçılar elde ediyor. Yani, Spotify ya da Apple Music gibi dijital müzik platformları zirvedekilerin zirvedeki yerlerini sağlamlaştırıyor. Dinleme gelirlerinin büyük kısmını ise ilgili platformlar alıyor. Sound, bu durumu kırmayı amaçlıyor. Bunun için sanatçıların bir dinleme partisi başlatmasına olanak tanıyor. Bu mekanizma kapsamında dinleyiciler parçaya tepki verebiliyor, verilen tepkileri yorumlayabiliyor ve bu anları sınırlı sayıda NFT olarak kaydedebiliyor. Aynı zamanda Sound, sanatçıların ürettikleri müzikleri NFT olarak satmalarına olanak tanıyor. Böylece Sound, Spotify ya da Apple Music gibi dijital platformların kendi editoryal seçimlerine dayanan çalma listelerinin ötesine geçiyor ve platformda öne çıkacak sanatçıları bizzat dinleyicilerin belirlemesine olanak tanırken, sanatçıların daha adil gelir elde etmesini sağlıyor. Sanatçılar, kendi konserleri için NFT formatında bilet de satabiliyor.
Sound platformu, toplam ikinci el hacminde 1 milyon dolar civarına erişmiş durumda. Elbette bu, OpenSea'deki hacmin yalnızca küçük bir bölümünü oluşturuyor. Ancak Sound NFT’lerinin hacmi, traderlar müzik NFT'leri etrafında daha fazla likidite görebildiklerinde muhtemelen artacaktır.
Tezos (XTZ) ağında NFT ve müzik
Birçok sanatçı, çevre dostu bir Proof-of-Stake (Hisse Kanıtı) konsensüs modeli kullanması nedeniyle projelerini Tezos (XTZ) ağında yayınlamayı tercih ediyor. Kurduğu kimi ortaklıklar ile Tezos, Web3 müzik projelerine daha fazla yöneleceğine de işaret etti.
Whitney Houston’ın 17 yaşındayken kaydettiği ve şimdiye dek yayınlanmamış bir şarkısı, Aralık 2021’de Tezos NFT pazar yeri OneOf'ta yaklaşık 1 milyon dolara satıldı. Doja Cat, OneOf'ta konser biletleri ve Discord'una giriş gibi avantajlar sunan bir NFT koleksiyonu başlattı. Dünyanın en büyük müzik şirketlerinden Warner Music Group da, sanatçıları için, Tezos ağının önde gelen müzik NFT platformu haline gelen OneOf ile bir ortaklık duyurdu.
Müzik sektörünün komisyoncuları: Plak şirketleri ve dijital platformlar
İdeal bir dünyada sanat, üreticiden tüketiciye doğrudan ulaşırdı. Ancak günümüzde bu, dağıtım ve tanıtımın getirdiği zorluklardan dolayı gerçekleşemiyor. Geleneksel müzik endüstrisinde, sanatçının bağımlı olduğu iki aracı vardır: Plak şirketleri ve dijital platformlar.
Burada ayrıca yarı zamanlı, tam zamanlı, DIY (kendin yap) ve bağımsız sanatçılardan büyük bir plak şirketleriyle çalışan sanatçılara kadar çeşitli sanatçı türleri olduğunu açıklığa kavuşturalım. Durumlarına bağlı olarak, her sanatçı eserlerinden para kazanma konusunda farklı yaklaşımları tercih eder.
Multicoin Capital'in yönetici ortağı Kyle Samani, sanatçıyı yüksek riskli bir girişime benzeterek plak şirketlerini bir girişim fonu olarak görmenin doğru olacağını öne sürüyor. Bu benzetmeye göre, bugünkü müzik dünyasının, en büyük sanatçıların kimler olacağına karar üç büyük plak şirketi (Universal Music Group, Sony Music ve Warner Music Group) tarafından yönlendirilen oligopolistik bir yapıya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Oligopoli kavramı, bir piyasaya birkaç büyük şirketin hakim olmasını ifade eder. Bu üç şirketin 2021'in sonunda kendi aralarında 20 milyar dolardan fazla gelir elde ettikleri düşünülürse, günümüz müzik sektöründe oligopostinin hakim olduğunu söylemek pekala mümkün.
Tam da bu noktada Web3, blok zincir ve NFT konseptleri bağımsızlığını korumak isteyen sanatçılar ve bağımsız plak şirketleri için müzik sektörünü yeniden yapılandırmanın yolu olarak ortaya çıkıyor.
Koleksiyoncu DAO’ları: Yeni plak şirketleri
Girişim DAO’ları (merkeziyetsiz otonom organizasyon), insanların, müzik NFT'lerine sermaye toplamak ve onları dağıtmak için bir araya gelmesiyle giderek popülerleşiyor. İzin gerektirmeyen yatırıma doğru ilerlediğimiz bu süreçte, sıradan yatırımcılar da melek yatırımcıya dönüşüyor veya Republic gibi hizmetler aracılığıyla yatırım yapıp erken aşamada risk almayı seçiyor. Böyle bir düzende hayranlar ve koleksiyoncular, DAO’lar aracılığıyla doğrudan sanatçılara yatırım yaparak hangilerinin “başarılı” olacağına kendileri karar verebiliyor. İşte bu noktada, plak şirketlerine olan ihtiyaç sorgulanmaya başlıyor.
Fakat bu demek değil ki sanatçılar çalışmaları için Web3 araçlarını kullanmaya başladıkça müzik şirketlerine duyulan ihtiyaç birden ortadan kalkacak. Aksine, sanatçıların yeni talepleri, plak şirketlerini uyum sağlamaya zorlayacak ve onların değişmesini sağlayacak. Üç büyük plak şirketi değişmeyecek belki ama NFT ve DAO konseptlerinin avantajlarından faydalanan yeni tür plak şirketleri doğacak. Bunlara, bu yeni plak şirketlerine, koleksiyoncu DAO’ları diyeceğiz. Hangi sanatçının ana akım olacağını koleksiyoncu DAO’ları belirleyecek ve bu kararı etkileyen çok sayıda DAO ile hayran, yeni bir hayran modeli ortaya çıkaracak.
Sanat NFT koleksiyoncusu DAO'ların küratörlüğe odaklandığını ve sanatçıları birçok farklı şekilde desteklediğini gördük, görüyoruz. Örneğin, şu anda 1 milyar doların üzerinde bir portföye sahip olan Flamingo DAO, birkaç yüksek değerli NFT projesinin ilk yatırımcılarından oldu. Müzik NFT’lerine odaklanmış Noise DAO ise Tribute Labs çatısı altında müzik NFT'leri toplamanın ve çalışmaların küratörlüğünü ypmanın yanı sıra işe alım ve sanatçı geliştirme (A&R) çabalarına katılmayı amaçlıyor. Bu, günümüzde geleneksel plak şirketlerinin yaptığı iştir; yani Noise DAO, bir plak şirketi olarak davranmaya çalışıyor.
Müzik koleksiyoncusu DAO'ları nihayetinde bir plak şirketinin tüm işlevlerini üstlenecek. Bu, doğal bir ilerlemedir çünkü NFT'lere yatırım yapmak genellikle yaratıcıya yapılan bir yatırımdır.
Audius (AUDIO): Bir Web3 müzik platformu
Dijital müzik platformları genelde sanatçılara çok az ücret öderler. Ödedikleri ücretlerden de en büyük payı en çok dinlenen sanatçılar alır. Hangi sanatçının en çok dinleneceğinde de yine bu platformlar, istedikleri sanatçıların ürünlerini öne çıkararak söz sahibidirler.
Bugün Apple Music, sanatçılarına dinlenme başına 0,01 dolar; Spotify ise dinlenme başına 0,003 dolar ödüyor. Blok zincir tabanlı bir Web3 müzik platformu olan Audius (AUDIO) ise dinlenme başına 0,35 dolar ödüyor. Bu, geleneksel dijital müzik platformlarına kıyasla çok büyük bir rakam.
Tabii, Spotify’da en çok dinlenen şarkı yaklaşık 3 milyar dinlenmeye sahipken bu sayı Audius’ta 500 binde kalıyor. Ancak Spotify, çok daha tanınmış ve oturmuş bir platform. Audius, mevcut haliyle büyük bir gelecek vadediyor. Nitekim sanatçılar, Spotify ve Apple Music gibi platformların yanı sıra Audius’ta da şarkılarını yayınlayarak gelirlerini artırabilir.
Dijital müzik platformları önemli bir endüstridir ancak burada üretilen gelirin yalnızca bir kısmı sanatçılara ulaşıyor. Audius gibi Web3 müzik platformları ise sanatçılar için daha iyi gelir yapıları sağlıyor.
Türk lirası ile AUDIO token almak, yani AUDIO/TRY paritesinde işlem yapmak için tıklayın.
NFT, müzik endüstrisini dönüştürüryor
Müzik analogdan dijitale geçtiğinde sonsuza dek değişti. Donanım düzeyinde, müzik kaydetmek ve üretmek daha kolay hale geldi. Artık sanatçılar evlerinde, basit ve taşınabilir ekipmanlarla bile kayıt yapabiliyor.
Bu dijitalleşme ile beraber fiziksel CD satışları düştü; sanatçılar dijital müzik platformlarına uyum sağlamak ve canlı performanslara daha fazla çaba sarf etmek zorunda kaldı. Pandemi buna bir ara verdi ve sanatçılar internet üzerinden canlı yayın etkinlikleri düzenlemeye başladı. İnternetin yayılması kasetlerden, CD'lerden ve MTV müzik kliplerinden dikjital platformlara ve şimdi NFT tabanlı müziğe geçişi hızlandırdı.
Müzik sektöründe NFT kullanmanın sağladığı en temel fayda, müzik eserlerini tokenize etmektir. NFT'ler, sanatçıların yaratma ve dağıtım modellerini yeniden düşünmeleri için çok sayıda fırsat yaratır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, bir müzik parçasının mintlenmesi ve NFT pazar yerlerinde açık artırmaya çıkarılması ya da listelenmesi, NFT'lerin sanatçılar ve müziğin gelişmesi için fırsatlar sağlamasının sadece bir yoludur.
Şimdi gelin, NFT’lerin müzik dünyasını dönüştürmelerini sağlayan birkaç kullanım alanına göz atalım.
Eser sahipliği
Sanatçılar, parçalarının veya albümlerinin eşdeğer sürümlerini NFT olarak satabilir. Bir başka deyişle, sanatçılar, eserlerini hayranlarına sahiplikleri ile beraber satarlar. Bu, onlara, eserlerin kullanım haklarını vermez ancak o eserleri, tıpkı fiziksel bir kopya gibi, sonsuza kadar sahibinin kılar.
Bugün çoğu NFT pazar yeri, ses dosyalarının doğrudan satılmasına olanak tanımaktadır.
Teliflerin tokenize edilmesi
Bir sanatçının başarısını paylaşma fikri, telif satışlarındaki paylaşımdan daha iyi örneklenemez. Bir generatif ses projesi olan EulerBeats, telif ücretlerinin tokenleştirilmesine ilişkin ilk deneylerden biriydi. Proje kapsamında, bir Genesis parçası ve bu parçanın kopyalarından oluşan 27 parça yayınlandı. Her parçanın Genesis sahibi, parçanın satılan her yeni kopyasından yüzde 8 telif hakkı kazanıyor ve aynı zamanda parçanın ticari haklarını elinde tutuyordu.
Royal platformu ise hayranların tokenize telif hakları satın almalarına ve ardından dijital platformlar sanatçıya ödeme yaparken sahip oldukları telif hakkı oranında pay kazanmalarına olanak tanır. Hayranlar ayrıca telif hakkı tokenlarını platformun dışında takas edebilir veya onları elde tutarak özel avantajlar elde edebilir.
Müzik için sosyal tokenlar
Sosyal tokenlar, sanatçıların kendilerini neredeyse aşamalı olarak merkeziyetsizleştirmesne olanak tanır. Bir tokenın piyasaya sürülmesi ve o tokenın etrafında DAO oluşumuyla birlikte, sanatçılar bunu hayran deneyimlerini ve etkileşimlerini tokenlaştırmak için kullanabilirler.
Müzik NFT’lerinin sorunları
Peki, kulağa çok iyi gelse de müzik sektöründe NFT teknolojisinin uygulanması sorunsuz mu ilerliyor? Bunun cevabı, elbette hayır. Müzik sektöründe NFT kullanımı çok yeni bir fikir olduğundan uygulamasının kapsamı hâlâ dar. Müzik araştırma DAO’su Water & Music’e göre, 2021 sonu itibarıyla, 1,4 milyon aktif OpenSea yatırımcısına kıyasla Ethereum (ETH) ağında faaliyet gösteren sadece 500 civarı müzik NFT’si koleksiyoncusu bulunuyor. Bu yatırımcılar genelde varlıklı NFT yatırımcıları ve halihazırda adını duyurmuş sanatçılara yönelme eğilimindeler.
Yeni müzikler keşfetmenin ana yolu da hâlâ geleneksel sosyal medya ve dijital platformlar olarak görünüyor. Bu da müzik NFT’si platformlarının henüz sanatçılar için de dinleyiciler için de yeterince cazip olmadığı anlamına geliyor.
Bununla beraber, Web3 konsepti geliştikçe müzik NFT’lerinin de yaygınlık kazanacağına ve NFT teknolojisinin müzik sektöründe bir devrim yaratacağına kuşku yok.