Bitcoin (BTC) Madenciliği Çevreye Zarar Veriyor Mu?

Orta Seviye
Bitcoin (BTC) Madenciliği Çevreye Zarar Veriyor Mu?

Bildiğiniz üzere, Bitcoin (BTC) madenciliği, hesaplama işlemler için büyük miktarlarda enerji tüketiyor. Son yıllarda iklim krizine dair endişeler artarken, tüm sektörlerde olduğu gibi Bitcoin madenciliği üzerinde de bir çevre duyarlılığı baskısı gelişti. Üstelik Bitcoin, Bitcoin ağının enerji tüketimi kolayca ölçülebilir olduğundan çok daha cazip bir inceleme nesnesi olarak görünüyor. 

Aslında başka hiçbir sektörde Bitcoin (BTC) ağı kadar şeffaf ve kolay hesaplanabilir enerji kullanımı yoktur. Bitcoin'in enerji kullanımı da ağın başlangıcından bu yana, yani 2009’dan beri tartışma konusu olmuştur. 

Birçokları Bitcoin’in yüksek enerji tükettiğini ve bu yüzden çevreye zararlı olduğunu öne sürse de sansasyonel manşetlere ve makalelere kapılmadan enerji verilerinin gerçek dağılımını anlamak önemlidir. Bu makalemizde, Bitcoin’in enerji tüketimi üzerinden çevreye gerçekten zarar verip vermediğini inceleyeceğiz.

Bitcoin (BTC) ne kadar enerji tüketiyor?

CoinShares verilerine göre, Bitcoin ağı 2021'de 82 TWh elektrik tüketmiştir. Bu, 2020 verilerine göre yüzde 9'luk bir artış demek. Aralık 2021 itibarıyla ise Bitcoin’in enerji tüketimi 89 TWh’yi bulmuştur. 

Bu sayı çok görünebilir. Ancak toplam küresel enerji tüketimine kıyasla neredeyse hiçbir şeydir. Çünkü 89 TWh’lik bir enerji tüketimi, küresel enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 0,05’ine tekabül etmektedir. 2020 tarihli NYDIG verilerine göre ev tipi çamaşır kurutma makineleri ve veri merkezlerinin sırasıyla 108 TWh (%0,07) ve 204 TWh (%0,13) enerji kullandığını düşünürsek, Bitcoin madenciliğinin enerji tüketiminin ne kadar önemsiz olduğu daha da açık şekilde ortaya çıkmaktadır. 

Bitcoin (BTC) ve yenilenebilir enerji

Daha önce Bitcoin (BTC) ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dair bir makale yayımlamıştık. Ancak bu yazımızda da Bitcoin madenciliğinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına değinmeliyiz. Çünkü dünya iklim kriziyle mücadele etmeye koyulurken yenilenebilir enerji kaynakları insanlığın en önemli silahı halini alıyor. 

Yine CoinShares, Bitcoin ağına güç sağlamakta kullanılan enerji kaynaklarının şu kategorilere ayrıldığını tespit ediyor: kömür, gaz, hidro, nükleer rüzgar ve diğerleri (az miktarda petrol, güneş ve esas olarak jeotermal karışımı). CoinShares’in bulgularına göre Bitcoin ağında tüketilen enerji kaynaklarının yüzde 39'unu yenilenebilir enerji kaynakları oluşturuyor. Ancak başka kaynaklarda bu oran yüzde 50’lere kadar çıkabiliyor. 

Bununla beraber yenilenebilir enerji kaynaklarının tüm coğrafyalarda aynı verimle çalışmadığı ve depolanmasının güç olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerek. Fakat Bitcoin madenciliği, son derece mobil olabilir. Madenciler, faaliyetlerini kolaylıkla yenilenebilir enerji kaynaklarının daha verimli çalıştığı coğrafyalara taşıyabilirler. 

Bitcoin (BTC) ağının karbon emisyonu

Bireyler bile karbon ayak izlerini azaltmaya çalışırken Bitcoin (BTC) ağının karbon emisyonunun tartışma konusu olmaması imkansız. CoinShares’in 2021 verilerine göre Bitcoin madenciliğinin karbon emisyonu yaklaşık 41 metrik ton (Mt) karbondioksit (CO2) seviyesinde. Buna kıyasla, altın endüstrisinden kaynaklanan emisyonların ise yıllık 100 ila 145 Mt CO2 arasında olduğu tahmin ediliyor. Bu da Bitcoin (BTC) ağının karbon emisyonunun altına kıyasla çok daha düşük olduğu anlamına geliyor. 

Bitcoin (BTC) Madenciliği Çevreye Zarar Veriyor Mu?

Ancak Bitcoin ağının karbon emisyonunu sadece altın ile kıyaslamak yetmez. Bir de bankacılık sistemine bakalım: Galaxy Digital’in 2019 tarihli verilerine göre küresel bankacılık sisteminin 264 TWh enerji kullandığı tahmin ediyor. CoinShares’a göre bu, yılda 130 Mt CO2 emisyonuna tekabül ediyor. Küresel havacılık endüstrisinin, deniz taşımacılığı sektörünün, klimaların ve vantilatörlerin, veri merkezlerinin, son olarak çamaşır kurutma makinelerinin her birinin karbon emisyonları ise sırasıyla yıllık bin 982, bin 503, bin 984, bin 100 ve 53 Mt CO2.

Bütün bunları göz önünde bulundurursak, Bitcoin (BTC) madenciliğinden kaynaklanan yıllık karbon emisyonu oranının son derece düşük olduğunu söyleyebiliriz. 

Bitcoin madenciliği ve ucuz enerji kaynakları

Bitcoin'in enerji tüketimi, temel değişken girdisinin elektrik olması nedeniyle diğer endüstrilerden farklıdır. Bitcoin (BTC) madencileri, onları normal elektrik kullanıcılarından ayıran kârlılığı korumak için öncelikle ucuz elektrik kaynaklarına odaklanır. Bu nedenle madenciler, ücra yerlerdeki ya da boşa harcanan enerji kaynaklarını, bir diğer deyişle diğer endüstrilerin verimsiz bulduğu kaynakları ararlar. 

Bitcoin madenciliği coğrafi konumla sınırlı olmadığından, madenciler enerji ve internet bağlantısı bulabildikleri her yere gitme esnekliğine sahiptir. Öte yandan, normal endüstriyel enerji tüketicileri, medeniyete yakın olan ve enerjiyi transfer etmek için uygun altyapıya sahip enerji kaynaklarıyla sınırlıdır. 

Tabii Bitcoin madencileri, kullanılmayan ve uygun maliyetli enerji kaynaklarına sahip alanlara taşındıkça, verimli enerji üretimi sağlayabilmek için yenilikçi çözümler ararlar. Örneğin, bazı madenciler, çıkarılması güç enerjiden yararlanmak için madencilik teçhizatlarının nakliye konteynırlarında tak ve çalıştır kurulumuna benzer bir enerji kaynağı oluştururlar.

Bitcoin madenciliğinin sağladığı esneklik sayesinde Bitcoin madencileri, geliştirdikleri birtakım stratejilerle çeşitli boşa harcanan ve çıkarılması güç enerji kaynaklarından yararlanabiliyor. Bu kaynaklar i) Çıkarılması güç doğal gaz, ii) Çıkarılması güç jeotermal enerji, iii) Kömür atığı, iv) Geri dönüştürülmüş atık lastiklerdir.

Çıkarılması güç doğal gaz

Doğal gaz, tüm dünyada ısıtma, pişirme ve elektrik üretimi için kullanılan yenilenemez bir enerji kaynağıdır. Petrolün yan ürünü olarak çıkarılan doğal gaz, petrol sondaj sahaları genelde boru hattı ve enerji hattı altyapısının bulunmadığı uzak yerlerde bulunduğundan, her zaman üretimi verimli bir enerji kaynağı değildir. Petrol şirketleri genelde iki işlemli bir süreçle doğal gazı ortadan kaldırır ancak bu, çevreye oldukça zararlı bir süreçtir. 

Neyse ki Bitcoin (BTC) madencileri, çıkarılması güç ya da verimsiz bu gazı çevreye zararsız şekilde değerlendirmenin bir yolunu buldu. Crusoe Energy ve Upstream Data gibi şirketler, nakliye konteynerlerindeki Bitcoin madenciliği veri merkezlerini doğal gaz motorlarıyla bir araya getirerek boşa harcanan enerjiyi paraya ve faydalı bir işe dönüştürüyor. 

Jeotermal enerji

Jeotermal enerji, yer kabuğunun derinliklerinden gelen ısıyla ortaya çıkan bir temiz enerji kaynağıdır. Isı, dünyanın dört bir yanına dağılmış, değişen sıcaklık ve derinliklerde bulunan sıcak su ve buhar rezervuarlarından gelir. Bu rezervuarlar volkanlar, kaplıcalar veya gayzerler aracılığıyla yüzeye çıkarlar. En aktif jeotermal kaynaklar, ana tektonik plakaların sınırlarında bulunur. Bu nedenle İzlanda, El Salvador, Yeni Zelanda, Kenya ve Filipinler gibi ülkeler elektrik tüketimleri için büyük ölçüde jeotermal enerjiye bel bağlamıştır.

Ancak jeotermal enerji önünde önemli bir engel vardır: Bilinen rezervuarların çoğu, geleneksel tüketicilerden uzak, metruk bölgelerde bulunmaktadır. Bitcoin madenciliği konumdan bağımsız olduğundan, madenciler bu az kullanılan ve çıkarılması güç enerji kaynaklarından yararlanabilirler. Yakın zamanda Bitcoin’i ulusal para birimi olarak tanıyan El Salvador, örneğin, ülkedeki volkanlardan gelen enerjiyle Bitcoin madenciliği yapmak için devlete ait jeotermal santralleri kullanmaya başladı. 

Kömür atığı

Amerika Birleşik Devletleri'nde, özellikle Pennsylvania’daki yaygın kömür madenciliği önemli çevresel sorunlar yarattı. Kömür atığı, kömür madenciliğinden geriye kalan ve terk edilmiş kömür atığı yığınlarına yol açan malzemedir. Pennsylvania Çevre Koruma Departmanı (PA DEP), bu yığınların 220 milyon tondan fazla kömür atığı içerdiğini belirledi. Kömür atığı yığınları toprak, su ve hava kalitesini olumsuz etkiler ve böylece halk sağlığı için risk oluşturur.

1980'lerin sonlarına kadar kömür madencilerinin geride bıraktığı atığı temizlemenin makul bir yolu yoktu. Sirkülasyonlu akışkan yatakların icadıyla, atık kömür santrallerinde kömür atıklarını yakarak düşük kirletici emisyonla enerji elde etmek mümkün hale geldi. Ancak atık kömür santrallerinin de bir sorunu vardı: Enerji hatları şebekesinde daha ucuz enerji kaynaklarıyla rekabet ediyor ve kaybediyorlardı. Çevre temizliğinin devam etmesi için yeni ve daha karlı bir gelir kaynağına ihtiyaç vardı ve bu noktada Bitcoin (BTC) imdada yetişti.

Stronghold Digital Mining, Bitcoin madenciliğini kullanarak kömür atığı temizliğini sürdürmek üzere kuruldu. Bitcoin madenciliği sayesinde kömür atığını temizleme süreci, kârlı bir hale geliyor. Stronghold Digital Mining şirketinin işlemleri, toksik emisyonların çoğunu ortadan kaldırır ve çimentoda kullanılabilecek ve kömür atık alanlarında kalan asidik malzemeleri nötralize etmek için kullanılabilecek faydalı küller üretir. Bütün bunlar, kömür atığı temizleme işlemi ile Bitcoin madenciliği yapılabilmesi sayesinde kârlı ve mümkün olmuştur. 

Atık lastikler

Sadece ABD'de her yıl 300 milyondan fazla atık lastik üretiliyor. Bu, her gün her saniye dokuz atık lastiğin çöpe atıldığı anlamına geliyor. Bu şok edici istatistik, lastik üreticisinin katı güvenlik standartlarını geçmeyen ve neredeyse yüzde 10'luk bir üretim verimi kaybına yol açabilen hurdaya çıkarılan lastikleri hesaba katmaz. Ancak yine de ABD Lastik Üreticileri Birliği 2019'da, atık lastiklerin yaklaşık yüzde 76’sının geri dönüştürüldüğünü belirtiyor. Bunların bir kısmı, yakıta dönüştürülüyor. 

Lastikten türetilen yakıt, geri dönüştürülmüş lastiklerin yüzde 49'unu oluşturur. Bu süreç, ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından bir geri dönüşüm süreci olarak görülmemektedir ancak lastiklerin çöplüklerde birikmesine daha iyi bir alternatif olduğu için kabul edilmektedir.

Ne var ki 2013 yılından bu yana üretilen hurda lastik sayısı yıllık ortalama yüzde 7 artmaya devam ederken, geri dönüştürülen toplam hurda lastik sayısı yıllık ortalama yüzde 3 azalmaktadır. Ayrıca ABD'deki çöplüklerde 56 milyon hurda lastik stoklanmış durumda. Bu da atık lastik temizleme çabalarını teşvik edecek yeni, daha sürdürülebilir ve ekonomik olarak uygun pazarlara ihtiyaç olduğu anlamına geliyor. 

Bu noktada Product Recovery Technology International (PRTI) şirketi ortaya çıktı ve geleneksel lastik geri dönüşüm sürecine yenilik getirdi. Şirket, lastik geri dönüşümünü Bitcoin madencilerine enerji sağlamak için kullanıyor.

Sonuç 

Toplam küresel enerji tüketimiyle karşılaştırıldığında, Bitcoin madenciliği göz ardı edilebilir miktarda enerji tüketiyor ve bu enerjinin üçte birinden fazlası yenilenebilir kaynaklardan geliyor. Madenciler, geleneksel enerji tüketicileriyle rekabet etmek yerine, çoğu zaman boşa harcanan ucuz enerji kaynaklarına erişmeye çalışıyor. Bu da enerji tüketiminin çevre üzerindeki olumsuz etkisini azalttığı gibi kaynakların boşa harcanmasının önüne geçiyor.