Dijitalleşme uzun zamandır sanat endüstrisini derinden etkiliyor ama hiçbir şey kripto sanat devrimi kadar ses getirmedi. Blokzincir ve ardından NFT teknolojisinin ortaya çıkışıyla beraber kripto sanat, dijital sanat dendiğinde akla gelen ilk şey halini aldı. Peki blokzincir ve NFT teknolojisi sanat endüstrisini nasıl dönüştürdü? Kripto sanat nedir? Bu makalemizde, işte bu sorulara cevap vereceğiz.
NFT’lerin Öncesi: Dijital Sanat
Çağdaş sanatın en popüler alt türlerinden olan dijital sanat, blokzincirlerin ve NFT’lerin ortaya çıkmasından çok daha önce doğdu. Dijital sanat kavramı 50 yılı aşkındır, 1970’lerden beri kullanılıyor. Bununla beraber, dijital sanat kavramı birçok farklı stili kapsıyor. Örneğin, bir yazılımla oluşturulan ya da geliştirilen eserler, dijital sanatın kapsamına girebilir. Dijital olarak işlenmiş animasyonlar veya dijital bir cihaz aracılığıyla tüketilen etkileşimli sanat da öyle… Bir de sanatçıların çoğunlukla çeşitli algoritmalarla yaptıkları “generatif sanat” var ki kripto sanat alanında da pek popüler!
Sonuç itibarıyla, dijital sanat kavramı, NFT’lerin ortaya çıkmasından önce farklı stillerde ortaya çıkmıştı bile. Bununla beraber, blokzincir ve NFT teknolojisi, dijital sanat üreticilerine ve koleksiyoncularına yeni bir kapı açtı. Artık eserlerin sahte olup olmadığına dair şüpheler ortadan kalkabilirdi çünkü NFT’ler, kesin sahiplik ve benzersizlik kanıtı sunuyordu.
Dijital Sanattan Kripto Sanata
Zaman içinde bazı dijital sanatçılar, eserlerini oluşturmak ve yayımlayıp satmak için blokzincirleri kullanmayı başladı. Bu, Ethereum (ETH) ve benzeri ağların NFT yaratmayı ve merkeziyetsiz uygulamaları mümkün kılması sayesinde oldu. Sanatçılar, NFT sanat eserleri ya da diğer bir deyişle kripto sanat üretmek için merkeziyetsiz uygulamalarla beraber özel yazılımlar ve kodlar kullandı, kullanıyor.
Dijital sanat, blokzincir kullanmaya başladığında kripto sanat alanına dahil ediliyor. Kripto sanat, blokzincir üzerinde yaratılan dijital sanat eserlerini kapsıyor. Doğal olarak, kripto sanat eserleri NFT biçiminde üretiliyor.
NFT biçiminde üretilmesi bu sanat eserlerinin benzersizliğini ve kime ait olduğunu kesinleştiriyor. Koleksiyonculuk, eşsiz bir nesneye sahip olma dürtüsüne dayandığından, NFT’ler dijital sanat koleksiyonculuğunun yaygınlaşmasına da ön ayak oldu. Bugün birçok kripto sanat koleksiyoncusu NFT sanat eserleri, trading kartları, oyun öğeleri topluyor.
NFT ve Kripto Sanat Patlaması
Aslına bakılırsa, çağdaş kripto sanatın ilk adımları NFT teknolojisinden önce, 2014’te Monegraph ve 2016’da Rare Pepe gibi koleksiyonlarla atılmıştı. Bu projeler, kullanıcıların, blokzincir ağlarına koleksiyonluk ürünleri kaydetmesine olanak tanıyordu. 2017'de ise Ethereum'un ERC-721 standardını yayımlamasıyla dijital sanat için yeni bir araç ortaya çıktı. Ethereum'un değiştirilebilir ERC-20 token’larından farklı olarak, bu token standardı, değiştirilemez token’ların (NFT) oluşturulmasını sağladı. Böylece kripto sanat hareketinin asıl doğumu gerçekleşti.
2017’de ilk NFT projeleri CryptoPunks, CryptoKitties, CurioCards ve Dada.nyc ortaya çıktı. Ethereum ağında yaratılan bu projeler kısa sürede koleksiyoncuların ilgisini çekti ve hem NFT ekosisteminin önünü açtı hem de kripto sanat hareketini bir anda sanat endüstrisinin merkezine yerleştirdi.
Kripto sanatın popülerliğine müzayede evleri de kayıtsız kalmadı. 2018’de önde gelen müzayede evlerinden Christie's New York, Barney A. Ebsworth koleksiyonunun 318 milyon ABD Doları tutarındaki satışını blokzincir üzerinden gerçekleştirdi. Böylece, bir blokzincir ağında satış kaydeden ilk müzayede evi oldu. Bu koleksiyon, önemli Amerikalı sanatçılar Edward Hopper ve Georgia O'Keeffe'nin sanat eserlerini de içeriyordu. Gerçi bu müzayedede satılan eserler geleneksel yağlı boya tablolardı ama tüm işlemler blokzincire kaydedilmişti. Bu, blokzincir sanat müzayedeleri dünyasında bir dönüm noktasıydı ve kripto sanatın güzel sanatlar endüstrisinde bilinirlik kazanmasını sağladı.
Blokzincir tabanlı sanat endüstrisinin benimsenmesi, 2021'de dijital sanatçı Beeple'ın "Everydays — The First 5000 Days" adlı eserinin satışıyla geri dönülmez bir noktaya ulaştı. Bu tamamen dijital kripto sanat eseri, Christie's'de 69 milyon dolara satıldı. Bu olay, sadece kripto sanatı için değil, bir bütün olarak sanat endüstrisi için yeni bir çağın sinyalini veriyordu.
Artık OpenSea, Rarible, KnownOrigin ve Nifty Gateway gibi her biri benzersiz değer tekliflerine sahip çok sayıda NFT pazar yeri var. Güzel sanatlara özgü NFT pazar yerleri arasında ise Maecenas, Masterworks, Artchain.world, Aditus ve Porion bulunuyor. Bu pazar yerlerinde sayısız kripto sanat eseri, kripto sanat koleksiyoncularıyla buluşuyor.
NFT’ler Sayesinde Sanatçılar Kazanıyor
NFT pazar yerlerinin ortaya çıkmasından önce sanatçılar ile koleksiyoncuları yalnızca sanat galerileri buluşturuyordu. Ancak sanat galerilerinde yapılan satışlardan sanatçılar (en azından sanatçıların büyük bölümü) genelde oldukça az gelir elde ediyor; galeriye yüksek miktarda komisyon bırakmak zorunda kalıyordu. Kripto sanat ve NFT pazar yerleri, bu durumu değiştirdi.
NFT pazar yerleri, galerilere göre çok daha erişilebilir, kapsayıcı ve eşitlikçi bir yapıya sahip. Çoğu galeri, bir eser satışından yüzde 50 komisyon alır. Sonuçta, sanatçıya da satış fiyatının diğer yüzde 50’si kalır. Eser yeniden satılırsa sanatçı telif ücreti de almaz. Buna karşın kripto sanat dünyasında, bir sanatçı pazar yerine bağlı olarak ilk satış fiyatının yüzde 80'ini veya daha fazlasını kazanabilir. Yani NFT pazar yerlerinin aldığı komisyon ücreti en fazla yüzde 20’dir. Üstelik, sanatçı, ilgili eser her satıldığında yüzde 10 veya daha yüksek bir oranda telif ücreti de elde edebilir.
Daha da iyisi, bu fonların elde edilmesi için takip edilmesi veya müzakere edilmesi gerekmez. Kriptografik olarak güvenli olan bu varlıklar blokzincirdeki otonom akıllı sözleşmelerle korunur ve işlenir. NFT'ler ise temsil ettikleri eserin kimliğini otomatik olarak doğrular ve el değiştirdikçe kime geçtiği, ne kadara satıldığı gibi bilgileri takip eder. Blokzincir teknolojisinin ortaya çıkmasından önce bu doğrulama süreci zahmetli, yavaş ve hataya açıktı.
Sonuç
Kripto sanat, sanat endüstrisinde kökten bir değişim yarattı. Şimdiden endüstrinin merkezinde yer alan bu sanat türü, blokzincir teknolojisi sayesinde mümkün hale geldi. Bugün tüm dünyada milyonlarca sanatçı ve koleksiyoncu kripto sanat üretiyor ya da biriktiriyor. Kripto sanat ekosisteminin daha büyümesi ise pekâlâ olası görünüyor.